MEB'de işler öyle bir hal almış ki kim kime dumduma. Herkes kafasına göre takılıyor, her kafadan bir ses çıkıyor.
Mevzuatlar düzenlenmiyor sadece istenen işler yürüsün diye icraatlar yapılıyor.
MEB'in tamamı kilitlenmiş TEOG'a sanki başka sorun yok. Geçen yıl TEOG'da çuvallayan MEB, bu yıl işi sıkı tutmaya hatayı hatayla düzeltmeye çalışıyor ama nafile... Hatta ve hatta üniversiteye yerleştirmede de TEOG sistemine geçelim deniliyor.
TEOG en çok önem verilen konu ama en büyük sorun yine orada.
Son günlerde basında haberler çıkıyor TEOG'da bilmem kaç değişiklik olmuş, tercih sayısı artacakmış, nakil'de -20 puan esas alınacakmış, geçen yıl yapılan hatalar olmayacakmış... vs, vs....
Bunları basından duyuyoruz MEB'den net bir açıklama ya da mevzuat düzenlemesi yok.
TEOG ile devam edelim.
Onbinlerce öğrenci 2014 yılında istemedikleri okullara yerleştirildiler. İstemedikleri diyoruz çünkü tercihine yerleşemeyen öğrencilere okul değil tür seçin denildi. Öğrenci zorunlu olarak meslek lisesi seçti ve bir okula yerleştirildi. Uzak yakın, istiyor istemiyor denilmeksizin yerleştirme yapıldı.
Bu yıl ise yeni bir kural getirildi ve deniliyor ki istemeden geldiğiniz okulda hangi alanlar varsa onları tercih etmek zorundasınız. Yani öğrenci hayatta okumak istemediği alanlarda zorunlu okuyacak. Bunu aylardır dile getiriyoruz duyan yok. Bakanlıkta işine gelen yok zaten... Öğrenci kimsenin umuru değil. Konuşsak diyecekler ki olur mu nakil şansları var. Yıl içinde başka alana nakil gidebilirler. Buna sadece gülmek lazım.
Çünkü Danıştay kararı gereği taban puanınız tutmuyorsa nakil gidemezsiniz. Taban puan tutsa bile o okulun öğrencileri alanları doldurmuşlarsa boşluk zaten olmaz. O zaman nakil de olmaz.
Taban puan için -20 kuralı uygulanacak deniliyor ama düzenleme yok.
Bakanlık diyecek ki biz taban puanı kaldırdık mahkeme durdurdu. İyi de bakanlığın hukuk birimlerinin bir öngörüsü yok mu?
Ya da siz hangi mantıkla tüm okulları sınavlı yaptınız?
Hangi mantıkla eğitimde söz sahibi olan İstanbul Erkek, Kabataş... gibi okullarla bugüne kadar sınavla tek bir öğrenci bile almamış okulları bir tutarsınız?
Tamam yaptınız da iyi mi oldu? Hiç mi düşünmezsiniz: Vatandaş mahallesindeki okula gidebilecekken biz zorla başka ilçelere yolluyoruz diye(!)...
Nakil sorunu...
Bugün Hakkari'de görev yapan bir memurun tayini zorunlu olarak İzmir'e, İstanbul'a çıksa zor şartlarda okuyup zorla bir okula yerleşen çocuğunu getirip kaydedebileceği okul yok. Çünkü taban puanı tutan okul yok. -20 uygulansa da yok.
Bakanlığa sorsanız derler ki yalan Özel okul var, Açık Lise var... Evet aynen böyle derler geçmişte söyledikleri gibi... Yada Silivri'deki vatandaşa Sultanbeyli'deki okulu gösterirler...
TEOG 2015'te de Mağdur Edecek
Şimdi yeni bir düzenleme ile karşımıza gelecekler. TEOG'de yerleşemeyen açık liseye gitsin. Evet ya Açık Lise ya da Özel Okul yine alternatif...
Bu kadar net çizgi ile ayıracaklar her şeyi. Sen TEOG'a giremedin mazeretin vardı kimsenin umuru değil.
Sınavsız Okullar...
Örnek verelim mi? Bu gerçek bir olay. Bakalım MEB çözecek mi?
Öğrencimiz TEOG birinci dönem sınavlarına girdi. Çok da başarılı bir yavrumuz. Örneğin Matematik'ten 100 tam puan almış. Çocuğumuz dönem arasında trafik kazası geçirdi. Aylarca yoğun bakımda kaldı derken hayata tutundu ve şu anda yavaş yavaş düzelme yolunda. Fakat malumunuzdur ki öğrenci bu dönem TEOG'a giremedi. Girse de anlamsızdı çünkü okula hiç devam edemedi.
Şimdi bu öğrenci sınıfını ilk dönem notuyla geçecektir. Burada sorun yok ama ya gelecek yıl... Liseye nasıl yerleşecek? İkinci dönem TEOG puanları olmadan yani yarı yarıya puanı düşerek. Bu öğrenci (ki sağlık sorunları da var....) Anadolu Lisesi okuyabilecekken belki meslek lisesine bile yerleşemeyecek.
Eğer bakanlık mahalle okullarını kaldırmasa idi yani sınavsız öğrenci alan genel liseler devam etmiş olsa idi mahallesindeki okula gitme şansı olabilecekti.
Gelelim her kafadan ayrı ses çıkıyor, Herkes kafasına göre takılıyor konusuna...
MEB artık kurallar değil koyanlar bakanlığı olmuş. Herkes kafasına göre bir kural koyuyor ona göre takılıyor.
Hemen örneklendirelim.
Telafi eğitimi:
Kar tatili nedeniyle yapılamayan derslerin telafi edilmesi için talimatlar yayımlandı. Bu dersler hafta sonu yapıldı. Öğretmenlere mevzuata aykırı bir şekilde ücretleri ödenmiyor. Bu dersleri yapan da yapmayan da bir sayıldı. Bu konuda daha önce bir yazı kaleme aldık.
Sorun biz yazdık doğruyu yazdık, sorunu çözün meselesi değil. Yazarken bakanlıkta bazı yetkililerle görüştük dediler ki olur mu öyle şey tabii ki ödenecek. Yazı yazın dedik yok olmaz yazamayız dediler. Bu gelişme yaşanınca il milli eğitimlere durum soruldu. İl Milli Eğitimler de bakanlığa sorduk dediler. Sendikalar da sordular. Görüş yazıları mevzuata göre (02 Şubat 2015 tarihli Resmi Yazışma Kuralları hakkındaki yönetmelik) 15 gün içinde cevaplanması gerekirken Nisan ayı da bitti görüş yok. Mevzuatı takan kim? Olumlu ya da olumsuz bir cevap vermeye cesareti olan da yok, yetkisi olan da, derdi olan da...
Hal böyle olunca İstanbul'da Sarıyer ve Bakırköy gibi ilçeler öğretmenleri hafta sonları çalıştırdılar ama iş ücrete gelince sus pus oldular.
TEOG Sınavlarındaki Eşitsizlik...
Herkes kraldan daha kralcı ya, herkes kafasına göre takılacak ya... Örnek: İstanbul'da Güngören ilçesi TEOG sınavında yeterli öğretmen bulamayınca Sınıf öğretmenlerini de görevlendirdi. Burada sorun yok. Görev verdiği öğretmenlere dedi ki sabah sınava gir öğleden sonra okulundaki dersine.
Öğretmen dedi ki "iki görevi birden yapamam. Sabahtan akşama kadar zor gelir bir görevi alın üzerimden"
Cevap: hayır olmaz biz isteğe bağlı değil resen veriyoruz görevi.
- Öğleden sonra okula gelmesek
Cevap: hayır o da olmaz.
- İyi de branş öğretmenleri, sabahçı yada normal eğitimde çalışan sınıf öğretmenleri sadece sınav görevi yapacak ve o gün derse girmeyecekler benimle aynı ücreti alacaklar ben hem sınava hem de okula gideceğim aynı ücreti alacağım bu adalet mi?
Cevap: bizi ilgilendirmez.
- Hadi sınav aksamasın ama okula gelmeyeceğim
Cevap: Soruşturma açarız.
Konu sendikalara intikal etti. Sendikalar il/ilçe milli eğitimle görüştüler yazıştılar ama dinleyen kim...
İşte bu nedenledir ki MEB'de işler günübirlik. Kim ne tutturursa. Mağdur olan vatandaş, öğretmen, öğrenci ama kimin umurunda.
Biz eğitim yönetiminde hep şunu savunmuştuk amatör olarak; amaç öğrencinin eğitimidir. Yani tek hedefimiz öğrencinin geleceği. İş böyle olunca müdür; yardımcılarına ve öğretmenlere güven verecek, yönetici öğretmenin hamalıdır, onu rahat ettirecek ki öğretmen sınıfa mutlu girsin ve öğrenciyle verimli çalışsın. Öğretmen de aynı şekilde öğrenci için fedakarlık yapacak... Oysa ki gelinen noktada kim kimi ezebiliyorsa. Kim kime üstünlük kurabiliyorsa... Bakanlıkta olmayan yetkiyi kendinde gören ilçe müdürleri, okul müdürleri, emri bakanlık dışından alanlar, eğitimin e'sinde olmayıp eğitime yön verenler, benden olsun çamurdan olsun, bana gelsin müdür olsun diyenler... İşte eğitime, eğitim bürokrasisine yöne verenler...