Bir ülke her türlü krizi ve sıkıntıyı aşabilir hele hele de bu ülke Türkiye ise geçmişten bugüne atlattığı badireleri düşündüğünüzde ne kadar bu krizlere alışık olduğunu biliyoruz. Maalesef savaşlar görmüş, darbeler görmüş, ekonomik krizlerin en derinlerini yaşamış, doğal afetlerin en büyüklerini yaşamış maalesef ama her krizle başetmeyi başarmış bir ülke Türkiye.
1999 depreminde onbinlerce can, binlerce ev yıkılmış hatta üç kent yerle bir olmuşken bununla başa çıkan bir ülke Türkiye, 1980 darbesi gibi yeryüzünün gördüğü en faşist ve en kanlı, memleketi yüz yılı geriye götürmüş bir darbeyle de başa çıkabilmiş bir ülke Türkiye. 2001 krizini bizzat yaşamış, 2008 krizinde tüm dünya boğuşurken Türkiye geçmiş tecrübeleri ile bu krizle başarıyla mücadele etmiş bir ülke.
Ama bu farklı, bu sonuçlarıyla onarılması güç bir sorun. Bunun sonuçları bugün değil bundan 10 yıl sonra bizi derinden vuracak bir kriz. Bununla başa çıkmanın yolunu bulmamız gerekiyor. Bahsettiğim kriz güneydoğuda yaşanan PKK ve onun yarattığı, devletinde ise mecburen içine girdiği çatışma hali, burada tarafımız bellidir. Biz Türkiye Cumhuriyetinin bölünmez bütünlüğünün yanındayız. Sanırım bütün vatandaşlarımızda hangi bölgede hangi ilde yaşarsa yaşasın, hangi kökenden gelirse gelsin benimle aynı fikirdedir. Ama bu yaşanan çatışmanın, sokağa çıkma yasaklarının sosyal ve ekonomik sorunları ağır olmakla birlikte Türkiye bunlarla başa çıkabilir. Peki bu krizin yarattığı eğitim sorunu ve devletin bu soruna ürettiği(!) çözümün sonuçlarını nasıl çözeceğiz?
Terörün beslediği en büyük kaynak olan cehalet ve eğitimsizliği çözmemiz gerekirken okulları kapatmak nasıl bir karardır. Hele hele oradaki öğretmenlerin arkasına bile bakmadan geleceğe umutla bakmaya çalışan ve o bölgede yaşayan çocukların gelecekle arasındaki tek bağ olan öğretmenlerin arkalarına bile bakmadan orayı terketmelerinin yarattığı sonuçları nasıl çözeceğiz. Bugün dünyanın her yerinde bu tür sorunlar yaşanmakta hatta bundan 95 yıl önce benzerini ve bundan daha vahimini kurtuluş savaşında yaşamışken, dünyanın bütün emperyalist ülkeleri memleketimizi dört biryandan kuşatmışken eğitime bir gün bile ara vermeyen ve o dönemde bile eğitim kongreleri yapan cumhuriyet bugün neden okulları kapatıp öğretmenleri çocuklardan ayırdı.
Biz bugünde bundan yıllarca sonrada PKK'yı ve onun o bölgede yarattığı terörü lanetleyeceğiz ama o bölgede çocukların eğitimden uzak tutulmasını nasıl izah edeceğiz? TEOG'un yapılamadığı, derslerin aksatıldığı bir dönemde biz nasıl oradaki insanları terör belasından kurtaracağız. Terörün tek çözümü eğitimken bizim önce eğitimden vazgeçmemizin izahı nedir acaba?
Öğretmenlere de seslenmek istiyorum. Cumhuriyet tarihi boyunca kendi okulunu inşa eden, her türlü gerici baskıya rağmen bilimi ve onun ışığını ülkenin dört bir yanına taşıyan meslektaşlarınızı hiç mi okumadınız? Onların bu ülkenin dört bir yanında yaktığı eğitim ateşine sahip çıkmanız gerekirken onların yaşadığı sorunun yüzde birini yaşadığınızda neden arkanıza bile bakmadan okulunuzu, çocuklarınızı ve en önemlisi bu ülkenin aydınlık geleceğini arkanızda bırakıp ayrıldınız.
Bu devlet büyüktür bu terör belasından geçmişte olduğu gibi bugüne baş edecektir. Tarih bu ülkenin terörle mücadelesini yazarken arada maalesef bir satırda "asker gözünü kırpmadan memleketinin her karışına sahip çıkarken, eğitim ordusu arkasını dönüp kaçıyordu" diyecek maalesef. Ben beklerdim ki özel okulların eğitime bir saat ara vermeden devam ettiği bölgede, devletinde öğretmenlerini dimdik, başı yukarıda her şeye rağmen o çocukların ve memleketin geleceği için orada tutması idi. En önemlisi ise en son kapanması gereken yer olan okulların açık tutulmasıydı. Şimdi hemen herkesin görev yerine dönmesi ve memleketine hizmet etmeye devam etmesi gerekiyor. Eğer biz o bölgede terör belasından kurtulacaksak bunun tek yolu bir saat bile eğitime ara vermemekten geçiyor unutmayın.